1. Anasayfa
  2. Güncel

BTS Jimin 23.11.2020 Weverse Röportajı (Türkçe Çevirisi ve Fotoğraflar)

BTS Jimin 23.11.2020 Weverse Röportajı (Türkçe Çevirisi ve Fotoğraflar)
6

Jimin: “Ben sevilmekten hoşlanan bir insanım”

BTS Jimin‘le yapılan BE Geri Dönüş Röportajının Türkçe metni ve fotoğraflarıyla karşınızdayız. Jimin konuşurken sık sık cümlesine “Ben sadece”, “sadece”, “sadece …” gibi cümlelerle başlıyormuş. Ama sonra hemen duygularını açmaya başlıyormuş ve her zaman samimi bir yanıt veriyormuş. İşte röportaj tüm detaylarıyla:

>>>

Ekim ayındaki bir V-LIVE seansına öyle kıyafetlerle çıkmıştın ki, bir dünya turuna çıkacak olsan havaalanına gidecek olsan bu kıyafetleri giyeceğinizi söylemiştiniz. Hayırdır?

Jimin: Gerçekten fark etmemiştim, ama sanırım nihayet mevcut durumumuzun farkına vardım.

“Durum” derken hayranlarınızla yüz yüze, karşı karşıya gelebilmenin ne kadar zor olduğunu mu kastediyorsun?

Jimin: Evet. Bu durumda sahneye çıkmak zorunda olsaydık veyahut da şarkılarımızı icra etmek zorunda kalsaydık, bunu nasıl başarırdık bilemiyordum. Aynı zamanda, kapatılmış ve bloke edilmiş bir şeyin tekrar açıldığını hissettim sanki. Yine de tur sezonundan aldığımız türden bir heyecan yok, bu yüzden insanın kendisini yıpranmış hissetmesi çok kolay. Ama yeni şarkılar yaparken olduğu gibi, elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

BE sanki tamamıyla duygularımızla nasıl ilgileneceğimiz ile ve hayatta ileriye devam etmeyle ilgili bir albüm gibi hissettiriyor. Sence de öyle mi?

Jimin: Üyelerin neleri albüme dahil etmek istediklerini dinlemekti benim rolüm, ama BE albümü bireysel duygularımızdan çok şimdinin, mevcudun bir kaydı oldu. Nasıl zor zamanlar geçirdiğimiz üzerine dertleştik ve işlerin üstesinden gelmek için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığımızı dile getirdik ve bu sonunda albüme dönüştü.

BE’nin proje yöneticisi olarak, tüm üyelerin fikirlerini toplamaya ve organize etme işini nasıl ele aldınız?

Jimin: Proje yöneticisi oldum çünkü Yoongi bunu yapmamı tavsiye etti, ama hiçbir şeyi yönetmem veya birilerinin liderliğini yapmam gerektiğini düşünmedim başta, daha çok diğer üyelerin işlerini hızlı ve kolay bir şekilde yapabilmelerini sağlayayım, o bana yeter diye düşünmüştüm. Genellikle bu onların fikirlerini sormak veya ajansımızla görüş alışverişinde bulunmak anlamına geliyordu. Bu yüzden grup arkadaşlarımızın fikirleri toplayıp, organize ederdim. “Bunlar bize dönen fikirlerden bazıları. Ne düşünüyorsunuz? ” diye onlara tekrar sorardım; eğer tamam dedilerse, bunu ajansa iletir ve eğer bir şarkı ortaya çıkardıysak da onu ajansa gönderirdim.

Fikirleri çok uzun süren üyeleri nasıl teşvik ettiniz / dürttünüz? (gülüyor)

Jimin: Grup sohbetimizde isimlerinden bahsediyordum ve  onların bu konuda bilgi vermesini istiyordum (gülüyor). Ne zaman birisi veya bir başkasının fikrini henüz göndermediğini söylesem, diğerleri “Acele edin beyler!” diye sıkıştırıyordu. Geciktiren de ne istiyorsam bana teslim ediyordu. [Vay Jimin vay…]

Üyelerden birinin proje yöneticisi olması harika görünüyor. (gülüyor) Tüm farklı fikirleri nasıl bir araya getirebildiniz?

Jimin: İlk başladığımızda, yaklaşık bir saat oturduk ve dedik ki: Eğer mahvolmuş hissediyorsan, çaresizlik hakkında bir şarkı yap; başkalarına umut vermek istiyorsan, devam et ve umut dolu bir şarkı yaz. Hadi konuyu bulalım ve oradan çalışalım. Ve yedi kişiyiz ve albüm güncel olaylarla ilgili olacağından, hadi yedi şarkı yapalım ve hiç bir solo şarkı koymayalım. Hep birlikte üzerinde çalıştığımız, ortak bir şey ortaya koyalım.

Bu yaklaşım, diğer son albümlerinizdeki çalışma şeklinizden farklı olmalı.

Jimin: Biz asla böyle bir şey söylemedik; bu şarkıyı biri yapacak veya şu şarkıyı bir başkası yapacak. Sadece elimize bir şarkı alıp “Bunu kim yapmak ister?”, “Şunu kim yapmak ister” diye sorduk ortaya. Zamanla daha hırslandım ve heveslendim ben; diğer üyelerin yaptığım işi görmesini istedim. Ve birlikte çalışmak çok eğlenceli olduğu için, ne zaman bir şey yapsam, hemen onlara göstermek istedim. Bana iltifat etmeleri de çok hoşuma gidiyordu, bu da eğlenceyi artırdı. Şarkılar sonunda bittiğinde, hayranların tüm bu duyguları tam olarak bizim hissettiğimiz gibi hissetmelerini umduk. Bu arada bazı şarkılar albüme giremedi. (gülüyor) Gerçekten eğlenceliydi.

Şarkıları hayranlara sunmak önemli ama şarkıları yaratma sürecinin bizzat kendisi de de önemli olduğunu söyleyebilir misiniz?

Jimin: Bir süre önce, kendim hakkında yeni bir şey öğrendim: Ben sevilmekten hoşlanan türden bir insanım. Geriye dönüp baktığımda, yaptığım şeyi sadece işin kendisi için değil, arkadaşlarım, ailem, grup ve hayranlarım tarafından sevilmek için de yaptığımı fark ettim. Bu bağları sürdürmek gerçekten zordu, ama sevildiğimi hissettiğimde ve bağlarımı yakın tuttuğumda bir dolgunluk, bir olmuşluk hissettim. Kendime ait bir şeye kavuşmak gibiydi.

Efor sarf etmeden sevilmekten ziyade, verdiğin emeğin karşılığı olan sevgiyi ve bundan kaynaklanan derin güven duygusunu mu tercih edersin?

Jimin: Eskiden, başkaları için ne yaptığımdan çok onlar bana ne vermeli, ne veriyor diye düşünürdüm. Hayranlarımıza veya grup üyelerimize karşılığında belki hiçbir şey borçlu olmasam bile, benim için yaptıkları her şey için derin ve içten bir minnettarlık duyuyorum. Bazılarının gerçekte kim olduklarını da gördüm, bazılarının beni gerçekten umursamadığını da! Bu insanları kendimden uzaklaştırmaktansa onlara nasıl daha az duygusal tepki vereceğimi öğrendim. Aynı şekilde, bana karşı çok düşünceli insanlara karşı duygusal olarak daha dürüst olabilmeyi de başardım.

Bugünlerde hayranlara bu tür duyguları ifade etmek zorlaştı. Gerçekten tek seçenek, onlarla şarkılarınız aracılığıyla konuşmak. Bu sefer için mesajın nedir?

Jimin: Yaptığımız her albümde ve müzik videosunda bir mesaj var; ama illaki de mesajı anlamanız gerekmez, umarım eserlerimizi dinlemekten ve izlemekten zevk alırsınız. Birincisi bu. Umarım çalışırken yarattığım şarkıları ve videoları gerçekten beğenirsiniz, bu yüzden size mükemmel bir şey sunmak için büyük özen gösterdim ve çok çalıştım.

Bu noktada, şarkı söylemenizin ve dansınızın kayda değer miktarda değiştiğini düşünüyorum. “Black Swan” ve “Dynamite” daki performanslarınız tamamen farklı ama belki de değişen vücut siluetiniz nedeniyle dansınız daha tutarlı hale geldi. Bir dansçı olarak neyi ifade etmek istiyorsunuz?

Jimin: Umarım duygularımı görebilirsiniz. Dansıma, hareketlerime ve şarkı söylemeye koyduğum duyguların hissedilmesini istiyorum. Bu yüzden çok sayıda geri bildirim aldım, etrafa sordum, biraz araştırma yaptım ve sahnede ifade edebileceğiniz her duygu için, her iş için, her duyguya ve işe uygun ayrı bir vücut olduğunu fark ettim. Hepimizin farklı vücut tipleri var. Yaşımla uyumlu olarak, duygularımı en iyi ifade edebilecek vücuda sahip olmak için katı bir diyet uyguladım, ancak buna eskisi kadar sıkı sıkıya bağlı kalmadım. (gülüyor)

“Dynamite”taki dansını izleyince, vücudun, özellikle de arkanı döndüğünde, eskisinden farklı görünüyor. Daha hafif görünüyorsun. Yeni vücud tipinin dans hareketlerin üzerinde nasıl bir etkisi oldu?

Jimin: 58 kg civarındayken nasıl görünüyorsam öyle görünmek istedim, bu yüzden diyet yaptım ve 5 kilo verdim. İşte o zaman herkese sunmak istediğim görünümü buldum. Kendim hakkında tarafsız olamam ama sahip olmak istediğim belli bir hava vardı. Geçmişte gösterişsiz olmak için gerçekten çok uğraştım ve yeni bir şeyi denemeye daha az, hatalardan kaçınmaya daha çok odaklanarak, kendimi daha fazla ilerlemekten alıkoydum. Ama “Dynamite”da daha önce hiç denemediğim ifadeleri denedim. İnsanların videoyu izlerken gerçekten buna konsantre olduğumu söyleyebilmelerini istedim, bu yüzden bu şarkı için duygusal olmaya çalıştım ve – bunu nasıl ifade etmeliyim – hatta tatlı (gülüyor) ve komik görünmeye bile çalıştım ayrıca. Tek tek öğelerin her biri yerine tek bir resmin tamamını boyamaya odaklandım.

Tüm ekibi motive etmek kolay olamazdı. Bu nasıl mümkün oldu?

Jimin: COVID-19’un yayılmasından sonra, Billboard Hot 100’ün zirvesine yükselişimize inanabilmemiz biraz zaman aldı. Telefonlarımızı kontrol ettiğimizde ve birinciliği aldığımız söylediğinde şaşırdık. Uzun süre buna inanmak zordu. İnan, hepimiz sevinçten ağlasak da bunı idrak etmemiz zor oldu. (gülüyor) Ancak COVID-19 ilk geldiğinde, “Ah, çabuk geçecek ve hemen tura döneceğiz” dedik. Bunun nedeni, hayat zorlaşsa bile gelecek yıl için (2019’da 2020 için) her şeyimizi verelim demiştik. Hepsini ver ve sonra yığıl kal. Plan buydu, ama gerçekten hayal kırıklığına uğradık. Daha da kötüsü, bu yıl herhangi bir gösteri yapmanın zor olacağını duyduğumda, kafam… bir şekilde boştu. Aklım boştu. Biz öylece ara veremezdik.  Bunun için mutlu mu yoksa üzgün mü olmalıyız bilmiyordum. Hiçbir şeyin cevabı yoktu. Gerçekten zordu.

Bunu nasıl aşabildin?

Jimin: Bir muhabir veya başka biri bana amacımın ne olduğunu sorduysa, onlara amacımın üyelerle uzun süre performans sergilemek olduğunu söyledim hep ve bu muhtemelen en büyük hedefim. Bunu gruba gerçekten söylüyordum: Sizinle gerçekten uzun süre olmak istiyorum. Sanırım bu duyguyu birbirimize iyi aktardık. Grubun tükeneceğinden çok endişelendim. Ama birbirimizi güldürüp neşelendirmeyi başardık. Birlikte sohbet etmek için daha çok vaktimiz vardı, bu yüzden her ne olursa olsun, her zaman evimizde, elimizde bir içecekle bunun hakkında konuşabildik ve  sorunlarımızı çözebildik.

İşini bu kadar ciddiye almanı sağlayan nedir?

Jimin: Bu işi her yönüyle sevmek istiyorum. İşe sadece iş olarak bakarsak, peşinde olduğumuz tek şey paradır deriz; ancak grubumuzun dinamiğinin veya hayranlarımızla olan ilişkimizin buna dayandığını hiç düşünmemiştim. Zihinsel ve fiziksel olarak yorgunsanız, iş bir angarya haline gelir ve ilişkileriniz kaçınılmaz olarak zarar görür. Korktuğum şey buydu.

“Dis-ease (Rahatsızlık)” şarkısı, her üyenin çalışmak hakkında nasıl hissettiği hakkındadır. İşin hakkında ne düşünüyorsun?

Jimin: Asıl mesleğimi, yani performans yapmayı ve şarkı söylemeyi, “işe gitmek” olarak düşünmüyorum. Ama tam önümdeki kamerayla başka bir şey yaptığımda, bu “iş” gibi geliyor. Hayranlarımız için şarkı söylemek ve performans sergilemek (yapmak zorunda olduğum) mesleğim veya işim değil – bu gerçekten, gerçekten yapmak istediğim bir şey.

“Dis-ease (Rahatsızlık)” ın yazılmasına yardımcı oldunuz, değil mi?

Jimin: Köprü. Pdogg ile kayıt yapıyordum ve melodisi olmayan bir bölüm vardı, bu yüzden – doğaçlama mı demeliyim? – bir şeyi düşünmeden söylüyordum ve sonra benden tekrar söylememi istedi. Bu yüzden emin olup olmadığını sordum ve sonra melodiyi yazmamı istedi, ben de onu yazdım.

BE’deki diğer şarkıların bazılarında da böyle bir şey var, ancak “Dis-ease” bir şekilde özellikle eski tarz Kore hip hop’una benziyor.

Jimin: Ben de öyle düşündüm. Şarkının çoğu J-Hope tarafından yazılmıştı, yani benim düşüncem bu olabilir (gülüyor) ama vokalleri kimin söyleyeceği konusunda bir soru işareti olduğunda benim söylemem gerektiğini söyledim. Gerçekten ne istersem onu ​​yapıyordum, bu yüzden biraz kısıtlanmam gerekiyordu (gülüyor) ama eğlenceliydi.

Kayıt sırasında vokallerin değiştirildiği herhangi bir yer var mı? BE’de neredeyse normal konuşma sesi kullandığınız birçok bölüm var.

Jimin: Şarkı söylediğimde genellikle aklımda büyük resim vardır, ama bu sefer öyle değildi. Özellikle “Life Goes On” – bu şarkı benimle ilgili değil, ama onunla empati kurdum, bu yüzden en başından beri sesimin nasıl çıkması gerektiğini düşünmek zorunda kalmadan şarkıyı söyledim. İfade etmek istediğim belirli bir duygumu düşünmüyordum. Söylediğim gibi, hissettiklerimi tam olarak kaydettim.

“Telepati” adlı bir şarkı var. Kendinizi, YouTube’da prodüksiyon sırasındaki halinizle yayınladığınızda, grup, şarkıyı doğrudan hayranlarınıza gönderdiğinizi düşündüren telepati fikrinden bahsetti. Onlarla telepati yoluyla konuşabilseydin, ne derdin?

Jimin: İnsanların iyi kalpleri vardır ve umarım bunu bırakmazlar. Telepatiyi sordunuz, ama sanırım hayranlarımızla gerçekten telepatik bir bağımız var. Kristal netliğinde falan değil, ama bence samimi olursak bir şekilde hissedebilirler. Sanırım bu yüzden hayranlarımız bizi destekliyor ve her zaman yanımızda.

Peki ya tam tersi? Hayranlarınızdan ne duymak istersiniz?

Jimin: Hayranlarımız hakkında her zaman merak ettiğim bir şey, hayatlarındaki en zor şeyin ne olduğudur. Her birinin neyle mücadele ettiği, onları neyin mutlu ettiğini – gerçekten merak ediyorum. Biz de kendi zorluklarımızla karşı karşıyayız, bu yüzden her hayranımızın hayatında onlara iyi olup olmadığını soracak biri olup olmadığını merak ediyorum. Umarım işler kısa sürede düzelir, insanlar tutunmaya devam edebilir ve yetişkinler tüm kuralları takip eder. Çocukların yapmak istedikleri şeyleri yapmak için şu anda pek çok seçeneği yok. Pek çok çocuğun bunu yetişkinler tarafından kendilerine zorlanan bir şey olarak gördüğünü düşünüyorum. Bu yüzden yetişkinlerin durumu çocuklara doğru bir şekilde açıklayacağına inanmak istiyorum. Pandemiyi sona erdirmek için birbirlerine yardım edebileceklerini umut ediyorum.

Haberlerde COVID-19 aşısının bulunduğu söyleniyor, bu yüzden hayranlarınızla daha erken tanışabilirsiniz. Nihayet onları tekrar gördüğünde onlara ne söyleyeceksin?

Jimin: Herhangi bir şey söyleyeceğimizi sanmıyorum. Sanırım çok uzun süre sadece birbirimize bakacağız. Ve eğer bir şey söyleyebilirsem, muhtemelen “Başardın. Şimdi iyi vakit geçirmeye geri dönelim. “

  • 25
    like
    Beğendim
  • 3
    applause
    Alkış
  • 3
    funny
    Komik
  • 3
    considerate
    Düşünceli
  • 2
    sad
    Üzgün
  • 111
    love
    Aşk
  • 0
    angry
    Kızgın

2 yıldır haber editörü olarak çalışmakta olup, son 1 Yıldır korebu.com bünyesinde aktif olarak editörlük yapmaktadır.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (6)

  1. 3 sene önce

    neden hep jimin var peki

  2. Aşkım seni çok seviyorum

  3. Duygulandım.

  4. Aşkım Jimin sevgilim Jimin seni.cok seviyorum Çok tatlısın Jiminim Civcivim

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir